Devletlerde Yaşanan Etnik Ve Kültürel Çatışmalar Ekseninde Yerel Yönetimlerde Reform Tartışmaları

Permanent Link to Devletlerde Yaşanan Etnik Ve Kültürel Çatışmalar Ekseninde Yerel Yönetimlerde Reform Tartışmaları

Devletlerde Yaşanan Etnik Ve Kültürel Çatışmalar Ekseninde Yerel Yönetimlerde Reform Tartışmaları

Bu çalışma’da devletlerin içerisinde bulunan, etnik veya kültürel olarak farklılık gösteren alt grupların, yerel yönetimlerde yapılan reform çalışmaları ile devletin sistemine entegre edilmesi, o devletlerin toprak bütünlüğünü korur mu, sorusuna yanıt aranacaktır.

Ülkelerin belirli bir bölgesine odaklanmış veya o ülkenin topraklarına yayılmış, kimlik ve kültür olarak ülke içerisinde bulunan üst kimlikten farklılık göstererek, kendi kültürlerini oluşturan grupların, devlet sistemine entegre edilememesi ve devletlerin çoğu zaman uygulamış olduğu inkar politikaları nedeniyle ortaya çıkan tepkinin, bir zaman sonra şiddet olaylarına dönüştüğü, bu grupların yapmış oldukları şiddet eylemlerini bir hak arama mücadelesi gibi benimsedikleri gözlemlenmiştir. Bu sebeple, ülkelerde bulunan üst ve alt kimlikler arasında başlayan ayrışmanın çatışmaya evrilerek, ülke toprakları için parçalanma tehlikesini doğurduğu görülmektedir. Devletlerin toprak bütünlükleri için tehdit oluşturan bu problemin, bahse konu devletlerin yerel yönetimler alanında yapmış oldukları reform çalışmaları ile ortadan kalktığı ve ülkede çatışma içerisinde bulunan kültürlerin, sistem içerisinde birleştirerek, söz konusu parçalanmanın önlenebileceği iddiası, çalışmamızın sorunsalına cevap niteliği taşımaktadır.

(daha&helliip;)

Devamını Oku
10
Paylaş

Rusya’nın Kırım İşgali Konusunda Durum Raporu

Permanent Link to Rusya’nın Kırım İşgali Konusunda Durum Raporu

RUSYA FEDERASYONU AÇISINDAN

UKRAYNA DURUM RAPORU

Dünya üzerine ABD‘nin Irak müdahalesine kadar varlığını sürdüren Tek kutupluluk anlayışı Rusya Federasyonu çıkarlarına uygun değildir. Amerika Birleşik Devletlerinin Irak konusunda yaşamış olduğu hezimet neticesinde dünyada tek kutupluluk anlayışı bitmiş, gerçekleşen bu operasyon sonucunda ABD doğu bloğunu kaybetmiştir. Bu durum neticesinde doğu bloğun gelişmiş ülkeleri olan Rusya, Çin, İran ve Hindistan için Uluslararası güç dengeleri alanında yer açılmıştır. Artık dünyada tek kutuplu dönem bitmiş, çok kutuplu döneme girilmiştir. ABD ‘nin dünyada tek başına bir güç olmadığının en bariz kanıtı ise Suriye meselesinde Rusya’ya rağmen Irak benzeri bir saldırı girişiminde bulunamamasıdır. Bu durum ABD ve AB ülkeleri açısından bir güç zafiyeti olarak değerlendirilmektedir.

Bu açıdan değerlendirildiğinde Çin, ve Hindistan ile ekonomik açıdan mücadeleye girişen ABD, Rusya ile ise siyasi alanda mücadeleye girişmiş ve kaybettiği gücün peşine düşmüştür. Başta ABD olmak üzere Avrupalı Devletler doğu bloğun da bulunan güç açığından Rusya’nın faydalanmasını ve doğu ülkelerinin Rusya’nın yanında yer almasından endişe duymaktadır. Bu sebeple ABD ve müttefikleri stratejik öneme sahip bir yer olduğunu bildikleri Ukrayna ‘da karışıklık çıkarmak suretiyle müttefik hükumeti devirip yerine Batı yanlısı bir yönetim getirerek Rusya’yı stratejik açıdan sıkıştırmak istemiştir. Ukrayna ve özellikle Kırım bölgesinde yaşayan Rus nüfusu düşünüldüğünde, bu Rusya’nın olaya müdahil olması için yeterli olduğu anlamına gelmektedir. ABD ve Batı yanlısı bir hükümetin Ukrayna’da bulunması veya AB ile ortaklık antlaşması imzalaması Rusya’nın güvenliği açısından bir zafiyet doğuracaktır. Batı yanlısı bir yönetimin Rusya Federasyonunda bulunan diğer devletlere örnek olacağı korkusu Rusya’nın müdahalesi dillendirilmeyen bir gerekçedir.

(daha&helliip;)

Devamını Oku
7
Paylaş

ABD’nin Irak İşgali’nin Realizm ve Yapısal Teorileri Açısından İncelenmesi

Permanent Link to ABD’nin Irak İşgali’nin Realizm ve Yapısal Teorileri Açısından İncelenmesi

Özet

Uluslararası sistemde bir dönemin başlangıcı olan 9/11 olayları dünya sistemini birçok açıdan etkilemiştir. 9/11 olaylarının ardından gerçekleştirilen Afganistan müdahalesi ve Irak’ın işgal edilmesi uluslararası sistemde birçok değişikliğe neden olmuştur. Özellikle Irak’ın işgali öncesinde tek kutuplu bir yapıda kendisini gösteren sistem, Irak’a müdahale sonrasında gerçekleşen olaylar nedeniyle doğu bloğunu ortaya çıkarmış ve uluslararası sistemi çift kutuplu hale getirmiştir. Meydana gelen bu gelişmelerin ülkeler açısından doğru okunup iyi analiz edilmesi, ülkelerin içerde ve dışarıda daha sağlıklı karar almalarına katkı sağlayacaktır. Meydana gelen olayların analizlerin besin kaynağı ise uluslararası ilişkiler teorilerindir.

Bu çalışma ABD’nin Irak’ı işgali Realizm ve Yapısal Realizm açısından incelenecektir.  Çalışmanın İlk bölümünde Realizm ve Yapısal Realizmin temel argümanları incelenecek ve her iki teorinin uluslararası sistemde meydana gelen olayları hangi açıdan değerlendirdiği ele alınarak, bu teorilerin karşılaştırılması yapılacaktır. İkinci bölümde, ABD’nin ırak müdahalesinin temelini oluşturan 9/11 olayları, ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin Afganistan müdahalesi ve Irak işgalinin doğurduğu sonuçlar ele alınacaktır. Üçüncü bölüm de ise Irak işgalinin Realizm ve Yapısal Realizm açısından incelenmesi, gerçekleşen müdahalenin ABD ve bölge ülkeleri açısından hangi sonuçlara neden olduğu incelenecektir.

Tüm bu çalışmaların neticesinde 9/11 olaylarının, ABD’nin Afganistan müdahalesinden almış olduğu desteği kaybetmeksizin, benzer nedenlerle Irak’a saldırmasının ve bu işgali gerçekleştirmesinin temelinde yatan sebebin uluslararası sistem de gücünü korumak ve kesin kazanç elde etmek için  gerçekleştirdiği anlaşılacak ve meydana gelen bu olayın açıklamasının Realizm tarafından doğru şekilde yorumlandığı sonucuna varılacaktır.

  1. Giriş

11 Eylül 2001 tarihinde, Amerika Birleşik Devletlerinin önemli ve simge merkezlerine yapılan terör saldırılarının sıradan ve plansız bir terör saldırısı olarak aktarılması mümkün değildir.  ABD’nin kendi içinde yaşadığı iç savaştan sonra özellikle kendi topraklarında bu derece şiddetli bir saldırıya maruz kalmamış, güvenlik ve özgürlük ülkesi olarak bilinen ABD ‘ye bu saldırı gerçekleştirildikten sonra ciddi bir travma yaşanmıştır. Saldırının hemen ardından uluslararası toplum ABD’nin yanında yer almış ve Afganistan Müdahalesinin yapılması noktasında ciddi bir destek verilmiştir. Ancak daha sonrasında ABD’nin Afganistan’da güvenlik gerekçesiyle yapmış olduğu operasyon, Irakta kendisini bir işgal olarak göstermiştir. Afganistan’a olan müdahalenin bir güvenlik kaygısı taşımasının yanında, Irak’ın işgali uluslararası toplumun desteğini arkasına alan ABD için bir fırsat oluşturmuş ve güvenlik kaygısıyla başlayan mücadele ABD’nin güç kaygısına dönüşmüştür. Irak’ın işgalinden sonra ABD’nin bölge ülkelerini dizayn etme girişimleri ABD için güvenlik kaygısından ziyade güç kazanma isteğinin ön planda olduğunun bir göstergesidir.

Gerçekleştirilen Afganistan müdahalesinin ve Irak işgalinin Realizm ve Yapısal Realizm açısından incelenip anlamlandırılması bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır.

(daha&helliip;)

Devamını Oku
8
Paylaş

IRA Terör Örgütü ile Müzakere Süreci

Permanent Link to IRA Terör Örgütü ile Müzakere Süreci

ÖZET

Bu çalışmada Kuzey İrlanda’da etkili olan IRA terör örgütünün İrlanda Cumhuriyeti, Britanya ve Kuzey İrlanda’daki terör faaliyetlerinin Britanya’nın terörle müzakeresini etkileyip, etkilemediği çalışmanın ana unsurunu oluşturmaktadır. Kuzey İrlanda sorununun temelini oluşturan Britanya’nın yapılmacı ve asimilasyon politikasının İrlanda üzerinde nasıl uyguladığı ve İrlandalıların tepkilerinin zamanla nasıl terör faaliyetlerine dönüştüğü gözlemlenecektir.

Ayrıca bu çalışmada Britanya’nın, İrlanda Cumhuriyetinin ve Ira’nın (Sinn Fein) başlatmış olduğu barış müzakerelerinde meydana gelen terör faaliyetlerinin taraflar arasındaki müzakerelere etkisi tartışılacaktır.

Araştırmanın veri kaynaklarını, İrlanda’daki etnik ve dini ayrışmanın nasıl gerçekleştiği, Britanya’nın İrlanda üzerindeki asimilasyon politikasını ve İrlandalıların tepkilerinin nasıl terör faaliyetlerine dönüştüğü konusundaki araştırmalar, Britanya adına müzakerelere katılan Jonathan POWELL ile Kuzey İrlanda adına müzakerelere katılan Sinn Fein lideri Gerry Adams ile yapılan mülakatlar ve konuya ilişkin makale ve çalışmalar oluşturmaktadır.

Çalışmanın birinci bölümünde İrlanda’nın tarihi ve mezhepsel olarak ayrışmasının nasıl gerçekleştiği çalışılacak, ikinci bölümde ise başlatılan asimilasyon politikasına karışık halkın tepkisine karşı yapılan baskıların nasıl bir terör eylemine dönüştüğü incelenecektir.

Üçüncü bölümde ise Kuzey İrlanda’da barışı sağlamak amacıyla Britanya, İrlanda Cumhuriyeti ve Ira (Sinn Fein) arasında başlatılan müzakerelerin nasıl bir ortamda geliştiği, barış masasına hangi şartların getirildiği, müzakerelerin başlamasıyla ülkelerin nasıl bir risk aldığı, müzakereler noktasında barışın hangi oranda sağlandığı aktarılacaktır.

Yapılan incelemelerde, Kuzey İrlanda sorunu hakkında yapılan müzakerelerin başlamasın da terör eylemlerin etkisinin olmasının yanında ülkelerin yapmış oldukları terör harcamaları, İngilizlerin ve İrlandalıların artık barış istemeleri etkili olmuştur. Bu bağlamda müzakerelerin başlamasında sadece terör eylemlerin etkili olduğu yanlış bir değerlendirme olacaktır.

(daha&helliip;)

Devamını Oku
7
Paylaş

28 Şubat Postmodern Darbe

Permanent Link to 28 Şubat Postmodern Darbe

ÖZET

Bu çalışmada kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyetinin siyasi ve idari yapısında askerin rolü dikkate alınarak, varlığına inanılan askeri vesayetin ülke siyasetine yansımaları ışığında son darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat Post modern darbesi ele alınacaktır. Osmanlı İmparatorluğundan cumhuriyete geçişte askerin etkisinin; kurucu meclise, kurulan partilere, siyasi hayata, kurumlara nasıl yansıdığını ve askerler tarafından yönetilen sivil yönetimin Mustafa Kemal Atatürk ‘ten sonra nasıl bir vesayete dönüştüğünün ve bu vesayetin Türkiye Cumhuriyetinde gerçekleşen darbelere hangi reflekslerle sebep olduğu tartışılacaktır. Araştırmanın veri kaynaklarını, Osmanlıdan günümüze Türk siyasetinde askerine etkisini, gerçekleştirilen darbelerin bir sonraki darbeye nasıl bir zemin hazırladığı ve gerçekleşen darbelerin gerekçeleri konusundaki araştırmalar, makaleler ve konuya ilişkin çalışmalar oluşturmaktadır. Yapılan çalışma da yok olan bir imparatorluğun külünden yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyetinin askerler tarafından nasıl var edildiği, ekonomik, akademik ve siyasi kurumların nasıl kurulduğu ve kurulan bu devlet sisteminin Mustafa Kemal Atatürk ’ün hayata vedasından sonra kısırlaşarak nasıl bir askeri vesayete dönüştüğü çalışılacak, kurulan askeri vesayetin ülkedeki darbelere nasıl bir zemin hazırladığı, gerçekleşen darbelerin nasıl bir refleks ile gerçekleştiği ve darbelerin muhatabı olan kesiminde meydana getirdiği etkiler ele alınacaktır.

Çalışmanın son bölümünde ise Türkiye ‘de askeri vesayetin ve gerçekleştirilen darbelerin 28 Şubat Post Modern askeri darbesine etkisinin olup olmadığı sorusuna yanıt aranacaktır.

(daha&helliip;)

Devamını Oku
3
Paylaş