Türkiye’nin Temel Problemleri

Ülkemizin temel sorunlarından birisi de, halka yazılı ve sözlü olarak kolay ulaşabilen sözüm ona aydınların ve tarafsız medya kuruluşlarının art niyetli tutumlarıdır. Vatandaşa söyleyecek sözleri olan aydınların ve yazılı ve görsel medyanın sorumluluk bilinciyle hareket etmemesi ülkemiz için ciddi bir iç sorun niteliği taşımaktadır. Öyle ki bu sorumsuz tutum ve davranışların ülkemiz için nasıl bir tehdit olduğunu gezi parkı olaylarında gözlemledik. Bir Milletvekilinin atmış olduğu tiwitlerin, sanatçıların basındaki söylemlerinin ve haber bültenlerine taşınan görüntülerin nasıl toplumda infial uyandırdığına beraber şahitlik ettik. O günlerde ağaçlar kesilmesin diye başlatılan eylemlerin,  üçüncü havalimanın ve üçüncü köprünün kapatılması gibi birçok isteğe dönüşmesi art niyetleri kanıtlar nitelikteydi. Bugün ise, aynı tutum ve davranışların devam ettiğini İç Güvenlik Yasası tartışmalarından anlamaktayız.

Şöyle ki, Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU ‘nun İl valileriyle yapmış olduğu toplantıda, devletin vatandaşlarına karşı şefkatli ve merhametli; şehirleri yakıp halkın canına ve malına kastedenlere karşı ise kudretli olması gerektiğini vurgulamasının ardından, hükümete muhalif basın organları yapılan açıklamalarda bulunan şehirleri yakıp yıkanlara karşı kudretli davranın söylemiyle ilgilenerek, Başbakanın vatandaşlara karşı ise şefkatli olunması gerektiğini vurguladığı sözler görmezden gelinerek çarpıtıldı. İlgili medya bununla da kalmayarak kendi çarpıttıkları haberi kendileri yorumlayıp, Başbakanın söyleminin toplumda bulunan kutuplaşmayı artıracağını, hükümetin ülkeyi diktatörlüğe doğru götürdüğünü haber bültenlerine taşıdı. Yakın zaman diliminde ise, yine bu yasa tasarısına ilişkin olarak CHP Liderinin halkın söz konusu yasaya direnme hakkının olduğunu vurgulaması ise, söz konusu art niyeti ortaya çıkarmanın yanında gezi parkı benzeri bir toplumsal patlamanın hedeflendiğini göstermektedir. Medya organlarının ortaya çıkacak bir kargaşaya hükümetin sert müdahale edeceğine yönelik haberleri ve yorumcuların bunu destekler açıklamalarına, söz konusu kargaşayı direnme hakkı olarak kavramlaştırarak meşruluk kazandırmaya çalışması şehir eşkıyalarına mesaj niteliği taşımaktadır ve kesinlikle art niyetlidir. PKK ‘nın silah bırakmasına yönelik her iki taraftan yapılan açıklamalara muhalif gazetecilerin “ Kürtler bizi sattı mı? “ diyerek yorumlaması olası bir kargaşanın habercisi ve ittifakın itirafı niteliği taşımaktadır.

Bilerek veya bilmeyerek ortaya çıkan bu art niyetli kişiler, isimlerinin başında ne tür sıfatları taşıdığına bakılmaksızın ülkemize en büyük zararı verenlerdir. Art niyetin elle tutulur ve maddesel olarak kanıtlanır bir yanının bulunmadığı düşünüldüğünde ise bu sorunun ülkedeki terör sorunuyla aynı oranda tehlikeli olduğu vurgulanabilir. Terör ile maddi ve manevi olarak mücadele etmek mümkün olmasının yanında, art niyetli kişiler ile mücadele çok mümkün olamamaktadır. Terör açık bir şekilde ülkenin düşmanı iken art niyetli kişiler kuzu postuna saklanmış kurdu yansıtmaktadır. Kuzu postuna girmiş kurtların ekranlardan gülümseyerek halka zehir saçması ihanetin ise kendisidir. Bugün, hükümeti otoriter olmakla suçlayan kesimlerin talimat aldıkları efendilerinin bulunduğu ülkelerde bu tür ihanetlerin olmadığını bilmelerine rağmen savunmaları görevleri gereğidir. Devlete düşen görev ise, şehirlerimizde yaşanan vandallıklara müsaade etmeyerek halkın kısıtlı birikimleriyle almış olduğu mallarını veya canlarını korumaktır. Suç’a karışmayan kesimlerin ise ilgili yasalara karşı bir itirazları bulunmamaktadır.

6
Paylaş

Yorum Yazın